Home Doğal Yaşam Zehirsiz Mutfaklar: Sağlıklı Bir Mutfak için 7 Altın Kural

Zehirsiz Mutfaklar: Sağlıklı Bir Mutfak için 7 Altın Kural

0

Zehirsiz Mutfaklar: Sağlıklı Bir Mutfak için 7 Altın Kural

Sümeyra Merve Kılınç (sadehayat.com)

Geçmişte mutfaklar ailenin bir araya gelme merkeziydi. Sofrada sıcacık, tek çeşit yemek, tahta kaşıklar, mis kokulu tam buğday ekmekleri…  Mutfak modern dünyada gittikçe küçülen, sağlıklı ve geleneksel ürünlerden ziyade pratik ve zararları bilinmeyen malzemelerle doldu. Gıdalarımız kadar mutfakta kullandığımız ürünler de sağlığımızı tehdit ediyor. Sağlıklı bir mutfağa sahip olmak için 7 altın kuralımız var;

1. Doğru pişirme kapları kullanın.

Sağlıklı beslenme için gıdaların üretimi kadar tüketim şekli de önemli. Sebzeleri nasıl doğradığınızdan tutun, nasıl pişirdiğinize kadar her aşama sağlıklı beslenme için son derece önemli. Doğru pişirilen bir yemek vitamin ve minerallerini kaybetmiyor, hazmı kolay oluyor ve vücuda zarar vermiyor. Pişirme konusunda en önemli kurallardan biri doğru tip tencerelerin kullanılması.

Sağlıklı mutfaklarda kullanılabilecek tencere ve tava türleri demirdöküm, toprak, çelik ve cam. Demir tencereler özellikle et yemekleri için ideal. Ancak et dışında pilav veya sebze sotelerde de kullanabilirsiniz. Toprak kaplarda ise her türlü sebze yemeği ve tahılları pişirebilirsiniz.

Alüminyum, teflon, bakır (günümüz kalayları ile kalaylanmış), seramik gibi malzemelerden üretilen tencere ve tavalar ise mutfaklarımızda bulunmaması gereken malzemelerden. Teflonlarda özellikle üreme organlarına zarar veren, kanserojen maddelerin bulunduğunu (PFO gibi) biliyoruz.

Alüminyum ise en tehlikeli yemek kaplarından biri. Ne yazık ki ülkemizde doğal gıdaların merkezi olan kırsal bölgelerde yemekler çoğunlukla alüminyum kaplarda pişiriliyor. Birçok bilim adamı alüminyumun otizm, nörolojik problemler ve kanser gibi ciddi hastalıklara sebep olabileceğini belirtiyor. Seramik ise sağlığı tehdit eden nanoteknoloji ile üretilen, aynı zamanda kadmiyum gibi zararlı maddeler içeren bir malzeme. Seramik yerine kemik tozu içermeyen doğal porselenleri tercih edebilirsiniz.

Yiyecek saklamak için en ideal seçenek ise cam kaplar. Şık tasarımlarıyla farklı boy cam kaseler, kavanozlar mutfağınız için hem sağlıklı hem de estetik bir malzeme olacaktır.

2. Desensiz tabaklarda yiyin.

Yemek tabaklarınızı desensiz ve renksiz olanlardan seçmeniz gerekiyor. Tabaklardaki renkli baskıların çoğunda insan sağlığını olumsuz etkileyen kimyasal boyalar kullanılıyor. Özellikle de sıcakla temas ettiği zaman boya içindeki maddeler gıda ile birlikte vücuda alınıyor. Bu kimyasallar özellikle beyin ve merkezi sinir sistemini etkiliyor.

3. Tahta kaşık kullanın.

Tahta kaşıklar Türk mutfağının yakın bir zamana kadar vazgeçilmeziydi. Yemekler tahta kaşıkla pişirilir ve yenirdi. Bugünlerde hemen hemen tahta kaşıkla yemek yiyebileceğiniz bir sofraya rastlamanız imkânsız.

Halbuki metal çatal-kaşıklar yemeğin enerjisini olumsuz etkiliyor ve lezzetini bozuyor. Tahta kaşık ise yemeğin gerçek anlamda “şifa” olmasına vesile oluyor. Asya mutfağında tahta kaşık ve çatallar günümüzde hala kullanılıyor. Bir Asyalı, yemeği tahta kaşık ve metal kaşıkla yemek arasında ne kadar büyük farklar olduğunu size anlatabilir. Ne yazık ki bizler o lezzetin tadını çoktan unuttuk.

Oxford Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre yemek yerken kullandığınız çatal kaşıkların rengi ve ham maddesi yemeğin tadını büyük oranda etkiliyor. Metal kaşıkla yenen yemek kalitesiz ve tatsız algılanıyor.

Peygamber Efendimiz’in (sav) yemekte yalnızca tahta kaşık kullandığı hatırlatırız.

4. Su kaplarınıza dikkat edin.

İnsan vücudunun yaklaşık %60’ı sudan oluşuyor. Birçok hastalık sadece “susuz” kalmaktan kaynaklanabiliyor. Yüksek tansiyon, kabızlık, ağrılar, mide yanması, cilt kuruluğu gibi. Bugün aslında en büyük problem günde 2,5 litre su içmiyor olmamız değil; doğru ve sağlıklı su tüketemiyor olmamız.

İyi kalitede su tüketmek vücudun tüm yaşamsal faaliyetlerini düzenliyor. Geleneksel Tıp hekimleri sadece iyi su tüketmekle insanın davranışlarının ve ahlakının bile düzelebileceğini söylerler. Şehir hayatında iyi su bulmak çoğu zaman mümkün değil. Bu durumda yapabileceğiniz en iyi şey, suyu iyi kaplarda muhafaza etmek. Özellikle işlem görmemiş toprak testiler suyu canlı tutma hatta arındırma özelliğine sahip. Toprak testi bulamazsanız suyunuzu en azından cam kaplarda muhafaza edebilirsiniz.

5.  Mutfağınıza plastik sokmayın!

Plastikler zor kırıldığı için mutfakta en çok tercih edilen ürünlerden. Plastik saklama kapları, plastik bıçaklar, spatulalar, plastik bardaklar, plastik poşetler ve daha niceleri.

Plastik mutfak kaplarında bulunan en tehlikeli maddelerden biri: Ftalatlar. Yapılan araştırmalar ftalatların kısırlık, doğum hasarları, eşcinsellik ve hormonal bozukluklara yol açtığını kanıtladı. Ftalatlar oldukça geçirgen kimyasallar. Bu nedenle özellikle gıda ile temas ettiği zaman plastik kaplar zehir saçıyor. Bir de yemekler sıcakken plastikle temas ettiğinde ciddi zararlar kaçınılmaz.

Pazar alışverişinizden sonra aldığınız sebzeleri poşetleriyle buzdolabına koymamaya özen göstermeniz de önemli. Zira farklı ısılara maruz kaldığı zaman plastikten gıdaya dioksin gibi zehirli madde geçişi artıyor. Buzdolabında sebze saklamak için en iyi seçenek pamuklu bezler ve cam kaplar.

Son dönemlerde plastik kapların zararları konuşulmaya başlandıkça BPAsız, ftalatsız plastik kapların reklamları arttı. Tamamen sağlıklı olduğu iddia edilen bu yeni nesil saklama kapları ise tahmin edeceğiniz üzere nanoteknoloji ile üretiliyor.

6. Nanoteknolojik ürünlerden sakının

Nanoteknoloji, maddenin atomik-moleküler boyutta mühendisliğinin yapılarak, yepyeni özelliklerinin açığa çıkarılmasının sağlandığı bir tür yeni teknoloji. Son yıllarda bazı bilim adamları nanoteknolojik işlem esnasında oluşan nanoparçaların insan bedenine moleküler düzeyde kontrolsüz bir şekilde işleyebileceği ve daha önce hiç görülmemiş mutasyonlara yol açabileceği ihtimalleri üzerinde duruyor. Aslında bilim adamlarından çok daha önce Gerçek Tıp kitabının yazarı Aidin Salih hanımefendi nanoteknolojinin sebep olabileceği mutasyon konusuna dikkat çekmişti. Kendisinin öğrencileri olarak gelişmelere bizzat şahit olduk. Nanoteknolojiyle ilgili detaylı bilgi için Gerçek Tıp kitabına başvurabilirsiniz.

Ne acıdır ki nanoteknoloji gibi yıkıcı teknolojiler hayatımızın her alanına hızlı nüfuz ediyor. Seramik gibi bazı mutfak malzemelerinden sonra nanoteknoloji artık buzdolaplarında da kullanılıyor. Yeni nesil buzdolabı olarak adlandırılan bu ürünlerin gıdalar üzerinde olumsuz değişimlere yol açabileceği ihtimalleri oldukça düşündürücü.

Nanoteknoloji aynı zamanda temizlik bezlerinde de kullanılıyor. Bezlerin üzerinde “yeni nesil, kendi kendini temizleyen, kir tutmayan, koku barındırmayan” gibi ifadeler yer alıyorsa nanoteknoloji ürünü olması büyük bir ihtimaldir.

7. Gıdalarınızı özenle seçin.

Ve son adım olarak mutfağınızın baş tacı, yediklerinize, her daim özen gösterin. Marketten alışveriş yapmaya mecbur olmadığınızı unutmayın. Mümkün olduğunca yerel üreticilerden, köy pazarları ve doğal, geleneksel usulle üretim yapan yerlerden  alışveriş yapmaya gayret edin ve raf ömrü uzatılmış, katkılı, ambalajlı ürünleri asla tüketmeyin.

NO COMMENTS

Exit mobile version