(Sadehayat.com)
Bir süredir kanunların kendilerine sağladığı haklarını kullanarak çocuğuna aşı yaptırmamayı tercih eden aileler Derneklerimize başvurarak hukuki yardım talep etmektedirler. Bu konuda yaşanan hukuki belirsizliklere ışık tutmak, haksızlık ve baskıya uğrayan ailelere destek olmak, yanlış değerlendirmeleri kamuoyuna bildirmek ve yetkili mercileri uyarmak için bu basın açıklamasını yapma gereği duyduk.
Öncelikle kamuoyu tarafından bilinmelidir ki uygulanmakta olan Genişletilmiş Bağışıklama Programı (GBP) kapsamındaki rutin aşılar ancak ve ancak bireylere koruyucu sağlık hizmeti olarak teklif edilebilmektedir. Yani bu aşılar herhangi bir hastalığı tedavi etmek amacıyla tatbik edilmediği gibi uygulanmadığı takdirde de hayati risk oluşturmayacağı bilim camiasınca da kabul edilen bir gerçektir.
Umumi Hıfzısıhha Kanununda sadece sarı humma, kolera, kuduz, veba gibi hastalıkların salgın durumu için uygulanan aşılar bu kapsamın dışında tutulmuş ve hastalığın bildirilmesi zorunlu koşulmuştur. Bu kanunun salgın hastalık öncesini kapsamadığını, ancak salgının ortaya çıktığı durumlardan bahsettiğini özellikle vurgulamak isteriz. Bu anlamda Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen “Genişletilmiş Bağışıklama Programı” kapsamındaki aşıların tümü, bir hastalığın tedavisi için değil önlenmesi için kullanılmamakta ancak sağlıklı olan bireylere yapılmaktadır. Bu yönüyle de koruma ve tedbir talebine gerekçe olarak kabul edilen “hastalık hali” söz konusu olmadığından yukarıda zikredilen kanun kapsamında ele alınması mümkün değildir . Basında yer aldığı gibi bu aşıların uygulanması konusunda ilgili kuruluşlar tarafından aileler hakkında koruma ve tedbir talep edilmesi, bu maksatla hukuki, fiziki, sosyal ve psikolojik baskı yapılması da kesin surette kanuna aykırıdır. Ayrıca Hasta Hakları yönetmeliğinin 22, 23, 24 ve 25. maddelerinde tıbbi uygulamaların tatbiki konusunda ebeveynlere karşı izlenmesi gereken prosedür yoruma mahal bırakmayacak şekilde açık ifade edilmiştir.
Geçtiğimiz iki yıl içinde Aile ve Sosyal Politikalar Müdürlüklerince aşı yaptırmayan ailelere yönelik olarak talep edilen sağlık tedbiri kararlarına karşı bahsi geçen kanun maddeleri gereğince Edirne, Erzincan, Balıkesir ve Karabük mahkemeleri tarafından verilmiş birçok bozma ve ret kararları bulunduğunu da görmekteyiz. Bu durumun, Aile ve Sosyal Politikalar Müdürlüklerinin taleplerinin ne denli hukuksuz olduğunu ortaya net olarak koyması bakımından Basın mensuplarımızın dikkatine sunuyoruz.
Örneğin Manyas Çocuk Mahkemesine, Bandırma Sosyal hizmetler müdürlüğü sağlık tedbiri talebinde bulunmuş, mahkeme ise aşağıda bahsi geçen sebeplerden ötürü talebi reddetmiştir .
“Aşının Tıbbi bir zorunluluk olduğuna, veli veya vasinin rızası olmaksızın mecburi olarak yapılması gerektiğine ilişkin yasal bir düzenleme, yasal zorunluluk bulunmadığı anlaşılmıştır. Genel düzenlemelerin aksine hüküm bulunmadığından küçüğün veli veya vasisinin rızasının aranması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Umumi Hıfzısıhha Kanununa göre kamu düzeninin gerektirdiği salgın hastalıklarda aşı yapılması hali olduğu vurgulanmış, herkese her durumda aşı yapılacağı gibi bir zorunluluk bulunmadığı, ancak salgın hastalık teşhisi ve hastalığın önlenmesi amacıyla tedavi edilebilmesi için aşı vurulması zorunluluğu bulunduğu anlaşılmıştır. Talep edilen çocuklarda tedavisi gerekli olan, teşhisi yapılmış, fiziksel veya başka bir hastalık da bulunmadığına göre çocuklar hakkında aşı vurulmasına
yönelik sağlık tedbiri verilmesi uygun görülmemiştir. “
Bunların yanında çeşitli medya kuruluşlarında hatalı uzman görüşlerine yer verildiğini de görmekteyiz. Bu görüşlerde “Her ne kadar aşı yaptırmamak kanunen suç olarak kabul edilmese de Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunun gereği aşıların ailenin rızası dışında yapılabileceği ve hatta çocuğun velayetine el konulabileceği” şeklinde hatalı ve kamuoyunu yanlış yönlendirecek ifadelere yer verilmektedir. Bahsi geçen tedbir kararlarının uygulanabilmesi için ebeveynin uyuşturucu veya alkol bağımlısı olması sonucu çocuğun bakımıyla ilgilenmiyor olma durumu ya da çocuğun hayatını tehlikeye atacak bir hastalığın ve bunun tedavisi ile ilgili açık bir ihmalin var olması şartı vardır. GBP kapsamındaki aşıların sağlıklı bireylere, herhangi bir hastalık ortada olmadan yalnızca koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında yapılmak istendiği unutulmamalıdır. Ayrıca aşı yaptırmama yönünde tercih kullanan ailelerin öncelikli endişelerinin çocuklarının sağlığının tehlikeye girebileceği ihtimalinin var olmasından kaynaklı olduğu gözlemlenmektedir. Bu tez, aşı üreticilerince de kabul edilmekte ve hatta Sağlık Bakanlığınca ASİE (Aşı Sonrası İstenmeyen Etki Bildirim ve İnceleme Formu) gibi belgelerle oluşması muhtemel komplikasyonların da takibi sağlanmaya çalışılmaktadır.
Hal böyleyken aşıları güvenli bulmadığını savunan ve bu yönde hareket eden ailelerin endişelerinin mesnetsiz olmadığı ortadadır. Bu bağlamda Sağlık Bakanlığı, Aile Sağlığı Merkezleri, Aile ve Sosyal Politikalar Müdürlüğü ve ilgili diğer kuruluş mensuplarının kişisel vicdani saiklerle hareket edemeyeceklerini; ebeveynlerin kararlarına saygı göstermeleri ve bu kararları yerine getirmek dışında bir seçeneğin hukuki olamayacağını belirtmek isteriz.
Sağlık kuruluşlarında aşı vurdurmamayı tercih eden ailelere imzalatılan “Ek 5: Aşı / İzlem Red Tutanağı” ile aileler aşıyı veya izlemi reddedebilirler. Ek 5 belgesi ile hukuken aileye aşı veya izlemin reddettiği belge altına alınmış olmaktadır. Ancak sanki ailenin bu kanuni hakkı yokmuş gibi yorumlanarak bu tutanaklar bir ihbar gibi değerlendirilmektedir. Bunun sonucunda Çocuk Koruma Kanunu dayanak gösterilerek haklarında işlem başlatılması anayasanın temel ilkeleriyle çelişmektedir. Bu durum, işlem başlatan kurumların Sağlık Tedbiri kararını doğru yorumlayıp yorumlamadığı konusunda büyük şüphelerin doğmasına sebep olmaktadır. Zira çocuklarının sağlığı konusunda son derece hassas olan bu aileler uyuşturucu ve alkol bağımlısı ailelerle bir tutulmakta hatta çocuklar da uyuşturucu bağımlılığından muzdaripmiş gibi muamele edilmeye çalışılmaktadır. Bu yanlış yorum kurumların ciddiyetini ve güvenilirliğinin zedelenmesine neden olmaktadır.
Yaptığımız incelemede, uygulamalardaki bu karmaşanın Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından 2011 yılında Kayseri Valiliği’ne cevaben gönderdiği 25316 sayılı genelgedeki yanlış hukuk yorumundan ortaya çıktığını tespit ettik. Zira bu hatalı yorumda kanuni yaptırıma konu olan aşılarla ilgili olarak Umum Hıfzısıhha Kanununda bildirimi zorunlu olan hastalıkların dışında farklı bir liste esas alınmıştır. Bu listedeki hastalıklarla ilgili bir salgın potansiyeli olup olmadığına bakılmaksızın, reddeden ailelerle ilgili 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu gereği işlem başlatılması gerektiğiyle ilgili hatalı bir talimat verilmiştir. Bu genelge kanuna aykırı olduğundan bahsettiğimiz karmaşa doğmaktadır.
Ailelere baskı yapılmasına sebep teşkil eden bu genelgenin, bireylerin kanundan gelen haklarının önünde değerlendirilmesi ve kurumların bu talimat üzere işlem yapıyor olması gayri hukuki bir tavır oluşmasına sebep olmaktadır.
Mahkeme kararıyla sağlık tedbiri kararı verilmiş olsa dahi, hastalık durumu olmaksızın, ailenin rızası dışında, aşı yapma işlemini gerçekleştiren sağlık personeli ve refakatçileri de Anayasanın 17. maddesindeki; “Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz.” ilkesine muhalif bir durum içine düşerek suç işlemiş olacaklarını ve bu durumun TCK’nın 89. maddesinde belirtilen Taksirle Adam Yaralamak gibi hükümler kapsamına girebileceğini hatırlatmak isteriz.
Aşı yaptırma konusunda ailelere baskı oluşturacak nitelikte girişimlerin hukuka aykırı olduğunu hatırlatır, aşı olmayı tercih edenlerin haklarının korunduğu gibi tercih etmeyenlerin de haklarının korunması ve yetkililer tarafından bu vatandaşların isteklerinin yerine getirilmesi gerektiğinin altını çizmek isteriz. Bu, yeni bir hak talebi değildir; vatandaşlıktan doğan mevcut hakkın tanınması ve yerine getirilmesi talebidir.
Kamuoyuna saygıyla duyururuz.
Katılımcılar:
Adalet Platformu
Aşı Yaptırmaya Mecbur Değilim Hareketi
Dünya Çocuk Haklar Derneği
Hasta Hakları Aktivistleri Derneği
Mazlum-Der
Sade Hayat Derneği
Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi
Tü-mer