Sade Hayat
Geçtiğimiz aylarda Afyonkarahisar Devlet Hastanesi’nde Kalp Damar Cerrahisi Servisi’nde görev yapan Doç. Dr. İlker Alat’ın, tıbbi ilaçların helalliği konusunda yaptığı açıklamalar oldukça ses getirmişti. Bu açıklamadan sonra birçok kişi Sağlık Bakanlığına ve ilaç üretici firmalara ulaşarak konu hakkında bilgi edinmek istedi.
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun yaptığı açıklama ise şok etkisi oluşturdu;
“İlaçlarda kullanılan yardımcı maddeler hakkındaki başvurunuz elimize ulaşmıştır. İlaç üretiminde kullanılan jelatin ile ilgili olarak, Bakanlığımızca yapılan ruhsatlandırma sürecinde ilaçlarda kullanılan film kaplama materyalleri gibi yardımcı maddelerin hangi kaynaktan olduğu değil bu ürünlere ait sunulan kalite uygunluk belgelerinin kontrolü zaruri ve insan sağlığı açısından önemlidir. Söz konusu yardımcı maddelerin kalite standartlarına uygunluğunun, konusunda uzman bilim adamlarından oluşan komisyonlar tarafından değerlendirilmesinin ardından kullanımlarına izin verilmektedir. Bilgilerinize sunarız.”
Yani açıkça tıbbi ilaçlar içinde bulunan maddelerin hangi kaynaktan geldiği incelenmiyor. Üretici firmaların da zaten prospektüslerde böyle bir bilgi verme zorunluluğu yok. Özellikle enzimler, vitaminler, jelatinler domuzdan elde ediliyor.
Domuz ürünleri, anne karnındaki çocukların midesine kadar girdi
Domuz eti ve domuz katkılı ürünler adeta vatandaşın kâbusu oldu. Yetersiz denetimin sonucu domuz ürünlerinden elde edilen gıda, ilaç ve malzemeler etkisini artırarak vatandaşın mutfağına hatta henüz dünyaya gelmemiş çocukların midesine kadar girmeyi başardı. Hamile bayanlara yazılan ‘Elevit’ adındaki ilaçlarda domuz jelatininin kullanılması tartışmaları daha da alevlendirirken uzmanlar, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının artık harekete geçmesini gerektiğini söylediler.
Sağlık İçin Haramla Tedavi Olunur mu?
İlaçlarda domuz katkısı bulunduğu ortaya çıkınca bazı Müslümanlar ve doktorlar kendilerince fetva vermeye başladılar. Sağlık söz konusu olunca haramların helal sayılacağına kadar varan bilinçsizce açıklamalar yapıldı. Biliyoruz ki İslam’da Allah’ın haram kıldığını helal, helal kıldığını haram kılmak büyük bir günahtır. İnsanlar domuz ürünleriyle tedavi olmayı seçebilirler, ancak bunun “haram” olduğunu unutmamaları gerekir.
Bu konuyla ilgili 14. Yüzyılda ünlü İslam Hukukçusu İbn Teymiyye’nin açıklaması dikkat çekicidir;
Tıbbı Nebevi kitabının yazarı İbn Kayyim El Cevziyye’nin hocası, İslam Hukukçusu ve Kelamcı İbn Teymiyye’ye (ö.1328) talebeleri haram katkı içeren bir gıdanın/maddenin, doktor tarafından zorunlu görülmesi halinde, bir Müslüman tarafından kullanılıp kullanılamayacağını sordu.
İbn Teymiyye ise bu maddelerin veya gıdaların, başka hiç bir şey yoksa ve açlıktan veya susuzluktan ölüm kaçınılmaz görülüyorsa yiyecek olarak kullanılmasına izin verilse bile, tıbbi amaçla kullanılmasının haram olduğunu söylemiştir.
Aidin Salih: “Domuz Katkıları Her Yerde!”
Gerçek Tıp kitabı yazarı, İslam Tıbbı’nın günümüzdeki hekimlerinden Aidin Salih bu konuda şunları söylüyor:
“Kuran-ı Kerim’de Allah Cenab-ı Hak kullarına açlıktan ölmeyecek kadar domuz eti veya içki gibi haram gıdaları tüketmelerine müsaade ediyor. Ancak burada yalnızca gerçek hekimlerin anlayabileceği çok önemli bir detay var. Doğal fakat yenmesi yasak olan gıdalar vücuda alındıklarında son derece korumalı sindirim sistemi tarafından uzun işlemlere tabii tutulur. Mide, bağırsaklar, karaciğer, kan ve en son olarak da hücreler gıdayı vücuda uygun hale getirene kadar işlemlerden geçirir. Az miktarda, ölmeyecek kadar alınan domuz eti ve yağı bu sistemle en az zarar kalıncaya kadar sindirilir. Ancak DNA parçacıkları içeren ve ağızdan alınan Rekombinant DNA ilaçlar veya damardan uygulanan invazif Rekombinant DNA ilaçlar böyle değildir. Domuz DNA parçacıkları ne kadar küçükse o kadar aktif ve bağışıklık bariyerlerini geçicidir. Özellikle kullanıcının bağışıklık sistemi zayıf ise, domuz DNA’sı kullanıcının DNA’sına dâhil olabilir. Bu da Kuran-ı Kerim’de Maide suresi 60-63. Ayetlerde bahsedilen ve lanetlenen maymunlaşma ve domuzlaşmaya bir örnek olabilir. Bu nedenle İslam’da domuz eti yemeye zaruret halinde müsaade edilirken, domuz ürünü tıbbi ilaçları kullanmak haram kabul edilir. Domuz ürünü katkılar hemen hemen tüm tıbbi ilaçlarda, aşılarda ve katkılı gıdalarda, vücut bakım ürünlerinde, kokulu ürünlerde bulunmaktadır. Müslümanlar kendilerini haramdan korumak için sünnetlere uygun yaşama dönmeliler.”
Sağlıkta Helal-Haram İlişkisine Uyulmuyor
Şifanın, haramla bulunamayacağını, helal kaynaklardan aranması gerektiğine dikkati çeken Dr. Alat, insanların bu konuda sorumlu olduğunu ifade etti. Şifa vericinin Allah olduğunu belirten Dr. Alat, “Herhangi bir hastalığımız nedeniyle, kalkıp da hemen harama sarılmamalıyız. Helal kaynaklara ulaşacak tedbirleri almamız gerekir” diye konuştu.
Güncel sağlık uygulamalarının İslam’a uygun olması gerektiğini belirten Alat, “Genel sağlık uygulamalarında, helal-haram ilişkisine uyulmuyor. Hastalara, tedavilerinde kullanılacak ilaçların, tıbbi malzemelerin içeriği anlatılmak zorunlu olmalı. Bunun vebali büyük. İçeriğinde haram madde bulunan ilaçların ve hayvansal kaynaklı dikiş materyaller, doku bütünleyiciler, damar greftleri, kalp kapakları, lokal etkili kanama durdurucular günümüzde çok yaygın olarak kullanılıyor. Bu malzemelerin varsa muadillerinin kullanılması, İslam’a uygun tedavi yöntemleri seçilmesi gerekir” dedi.
İlaçların prospektüsündeki bilgilerde eksiklik olduğunu, üretim kaynaklarının yazılmadığına işaret eden Alat, sözlerini şöyle tamamladı: “Halk, bunu Sağlık Bakanlığından talep etmeli. Bu isteğini Diyanet İşleri Başkanlığına bildirmeli. Biz Müslümanız. Bu konuda duyarlı olmalıyız. Bakanlık ve yetkililer, halkın bu ihtiyacını karşılayabilmeli” açıklamasında bulundu.
Kaynaklar:
Prof. Fazl Rahman, “İslam Geleneğinde Sağlık ve Tıp”
Aidin Salih, “Gerçek Tıp – Yitik Şifanın İzinde”
https://www.sadehayat.com/helal-ve-temiz-ilac-evrensel-hakkimizdir
http://www.milligazete.com.tr/haber/Zehirlemeye_anne_karninda_basladilar/295117#.Um4TwflpkQ6
